Daha once sistem zaten kriz uretmek ustune kurulu dediniz. Buradan hareketle uretim fazlasi-kar marjlarinin dusmesi-kriz cemberine asinaliginiz oldugunu kabul ediyorum. Krizin cozumunde ya uretim fazlasinin ortadan kaldirilmasi, ya yeni talep yaratilmasi ya da bu ikisinin birlesimi ile mumkun olabilecegini de kabul edersiniz sanirim.
Buyuk buhran sonrasi once talep yaratma yoluna gidilmis. Su meshur Keynezyen politikalar devri, gerekirse cukur kazdirip, sonra kapattirarak devlet eliyle is ve talep yaratma sureci. Bu politikalar devletin kasasinda para oldugu surece surdurlebilir. Yukarida astiginiz grafikte de gorunen 37-38 resessyonunun ABD hukumetinin olusan butce acigini dizginlemek uzere bir takim tasarruf paketlerini devreye almasi ile olusmustur. Bu resesyon itibari ile talep yaratma metodunun bir sona geldigi kabul edilir.
Talep yaratma ise yaramayinca geriye tek secenek arzi ortadan kaldirma secenegi kalmistir. Bu da savas demektir. ABD'nin 2. dunya savasi oncesi bolgesel savaslari kiskirttigi, savasan taraflar arasinda ikili oynayip mal satmaya calistigi, bu tutumunu 2. Dunya savasina dahil oldugu 41 yilinin sonuna kadar surdurdugu de bilinen bir gercek. Bunlar global arzi yok etme operasyonun ilk ayagidir. 2. ayak savasa bizzat girip kendi ic pazarinidaki arz fazlasini eritmek olmustur.
Burada ABDnin Japonya saldirisi sonrasi savasa girdigini soyleyerek itiraz edeceksiniz. Pearl Harbour'da saldiriya ugrayan donanmanin San Diegodaki ussunden kaldirilip Hawaii'ye tasinmasi ile Japonya acikca tahrik edilmistir.
3. ayak savasin bitimi ile elde kalan arz fazlasinin kontrol ve etki altina alinan ulkelere itelenmesidir. Bu da meshur Marshall plani ile yapildi.