Dün tarihimin en manyak günlerinden birini yaşadım. Bizim firma bana mal yolladı iki parti halinde. İki partiyide birden teslim ettiler. Faturada 13 m3 yazıyor : ) dedim ben tek başıma bile indiririm yahu ne olacak. Sabahtan bir abimizin ev taşınmasına yardım ettim o da geldi yardıma.
Neyse depoda bekliyoruz malları, ufukta sarı bir tır göründü. Ama kocaman. Yok canım dedim o kadar malı tır ile taşıyacak değiller ya, ben kamyonet bekliyorum. Artı içimden de eğer bu tırın içi doluysa ben ölmüşüm ağlayanım yok diyorum, zira yardıma gelen abi 45 yaşında. Nereye kadar yardım edecek.
Tır yaklaştıkça yaklaşıyor. Ben hala "yok canım bize değildir" havalarındayım. Ta ki 34 ile başlayan plakayı görene kadar.
Abi yanaştı kapağı bir açtı, bir tırın 3/4ü bizi bekliyor. Kolilerin büyüklüğü neredeyse omuzlarımda, diğerleride ondan az hallice. Neyse uzatmayalım sonradan bir arkadaş daha geldi, amcayı oturttuk. 5de başladık 12de bitti : ) Ama ben de bittim, heryerim mosmor.
Büyükler hep derdi, kendi işinde amelesin de patronsun da. Bugün daha iyi anladım.
Sorumuza gelelim;
1- Bu ülkede amele kavramı yokmudur? Varsa kimler yapar? Parkda bahçede vodka içen, inşaatlarda Robocop gibi çalışan Polonyalılar amelelik işleri yapar mı? Böyle 3-5 saatlik taşıma işlerinde kullanılacak tipler nereden bulunur? London Amele Pazarı var mıdır? Varsa nerededir, kaçadır bu insanların saati?
2- Bana büyük bir depo lazım, nereden buluruz? : )
1. soru çok ciddi, heryerim ağrıyor : )