by 386-DX » Tue Nov 12, 2013 5:25 pm
Ben de diğer arkadaşlara katılıyorum. UK tecrübenizin olmaması iş ararken gerçekten zorlayacaktır. Ben daha önce yine yurt dışında, üstelik büyük ve burada da iyi bilinen bir uluslararası şirkette çalıştığım halde İngiltere'deki ilk işimi ararken epey zorlanmıştım. Çevremde gördüğüm tecrübeler de ekseriyetle aynı yönde.
Türkiye'de hiç full-time çalışmadığım için en çok hangi konularda zorlanırsınız tam olarak emin değilim, ancak kendimden ve Türkiye'deki tanıdıklarımdan bildiğim kadarıyla (en azından yazılım sektörü için) bazı farkları şöyle görüyorum:
- Burada en önemsenen şey yaptığınız işin kalitesi. Türkiye'deki gibi kişisel ilişkiler, dedikodular, pozlar, ayak oyunları, egoculuk ve bir takım glu glu danslarıyla prim yapmanız pek mümkün değil. Bu tip hareketler size fayda değil zarar getirir. Aynı şekilde kimse sizin ne giydiğinizi, ne yiyip içtiğinizi, saçınızı sakalınızı, hobilerinizi fobilerinizi ve özel hayatınızı umursamayacak. İmaj kaygılarınızı geri plana atın, teknik ve mesleki becerilerinize odaklanın. CV hazırlarken bunları yazın, mülakatlara hazırlanmak için en çok teknik sorulara çalışın, işe girdiğinizde yaptığınız işe odaklanın, vs.
- Orta düzey yöneticilerin teknik donanımı ve teknik işlerin ucundan tutma oranı kesinlikle daha fazla. (yine üstteki madde)
- Türkiye'nin aksine buradaki şirketler gerçekten teknoloji geliştirebiliyor, ciddi küresel rekabetlere girebiliyor. Bunda ülkede İngilizce konuşulmasının, nitelikli işgücünün, sermayenin, saat diliminin, teknoloji kullanımının, hedef kitle büyüklüğünün ve bunun gibi faktörlerin etkisi var. En küçük start-up'larda bile doktoralı moktoralı ar-ge elemanları çalışabiliyor. Dolayısıyla hem teknik temellerinizin sağlam olması, hem yaratıcı olmanız, hem de yeni teknolojileri sürekli takip edip geri kalmamanız lazım.
- Türkiye'deki lider kültürü yerine daha takım odaklı bir kültür var. Patronlar allah değil. Ne denirse yapmanız değil, fikirlere katkıda bulunmanız, girişken, uyumlu ve yaratıcı olmanız bekleniyor. Rockstar'lık da pek hoş değil. Bunların dengesini sağlamak başta biraz zor.
- Sonuç olarak belki şu an sandığınız noktada olmayabilirsiniz, 8 yıllık tecrübeniz buraya göre hava civa olabilir, ilk başta iş bulmakta zorlanabilirsiniz, umduğunuz maaşları alamayabilirsiniz. Enseyi karartmayın, kendinizi geliştirmeye bakın.
İkinci sorunuzla ilgili olarak:
- İş ortamları kesinlikle daha rahat. Günde 13-14 saat çalışmak, haftasonu çalışmak gibi şeyler asla söz konusu değil. Önceden çalıştığım bir şirkete iş görüşmesine gittiğimde "yalnız biz uzun saatler çalışıyoruz, ona göre" diye defalarca uyardılar. Uzun saat dedikleri 9:30-19:00 arasıydı.
- İşi geciktirmeniz hoş karşılanmaz, ama kimse de sizi elinizde olmayan sebepler yüzünden suçlamaz. Kimse yapamayacağınız büyüklükte işleri üstünüze yıkmaz. Bence işinizi düzgün yapmanız hızlı yapmanızdan daha önemli. Türkiye'deki iş yüküne alışıksanız tembellik etmediğiniz sürece sorun yaşamazsınız diye düşünüyorum.
- Mesai saatinde telefonla konuşmanızı, bişeyler atıştırmanızı, arada bir youtube facebook açmanızı (abartmadığınız sürece) kimse dert etmez.
- Contractor'ların saatine (epey) para sayıldığı için beklentilerin de daha yüksek olduğu doğru. Bununla birlikte size şirketin kalıcı elemanı gözüyle bakılmadığı için performans değerlendirmeleri, 3-6 aylık hedefler, oryantasyonlar, eğitimler, toplantılar, takım aktiviteleri ve (her ne kadar az olsa da) kişisel rekabetlerden/çatışmalardan ve benzeri karın ağrılarından soyutlanıyorsunuz.
Bunları kendi kişisel tecrübelerime dayanarak ve hedeflediğinizi söylediğiniz işler/maaşlar için yazdım. Başka birilerinin deneyimleri farklı olabilir. Dediklerimin bazıları bankacılık sektörü için geçerli olmayabilir. Aslına bakarsanız özellikle yatırım bankaları için çalışmanızı pek önermem. Hem etik olduğunu düşünmüyorum, hem de gerçekten fazlasıyla zorlayıcı/bürokratik/sıkıcı işler yapıyorlar.